Stefan Savic: Trabzonspor ve Atletico Madrid Arasındaki Benzerlikler

Stefan Savic'in gözünden Trabzonspor ve Atletico Madrid arasındaki benzerlikleri keşfedin. Futbol kültürü ve oyun stratejilerinin derin bağlantıları!

Atletico Madrid, Manchester City ve Fiorentina gibi Avrupa’nın önde gelen kulüplerinde mücadele eden Stefan Savic, artık Trabzonspor için sahada ter döküyor. Savic, bordo-mavili takımın dergisine verdiği röportajda Trabzonspor’u, daha önce uzun yıllar formasını giydiği Atletico Madrid’e benzetti. “Trabzonspor, Atletico Madrid ile benzer ruhu taşıyor.” Geçmişini değerlendiren Karadağlı futbolcu, “Manchester City, Fiorentina ve 9 yıl boyunca Atletico Madrid’de oynamak benim için büyük bir gurur. Şimdi de önemli bir kulüpteyim. Trabzonspor, Atletico Madrid’i hatırlatıyor. Tarihi ve başarılarıyla benzer bir ruh taşıyor. İspanya’da Real Madrid ve Barcelona’ya karşı nasıl savaştıysak, burada da Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a karşı Anadolu’yu temsil eden Trabzonspor aynı rekabeti sürdürüyor. Bu yüzden Trabzonspor’u seçtim,” şeklinde konuştu.

“Hiçbir şeyden pişman değilim.” Kariyeri boyunca farklı liglerde deneyim yaşayan 34 yaşındaki Savic, geriye dönüp baktığında pişmanlık hissetmediğini belirtti. “Hayatımda hiçbir şeyden pişman değilim. Hatalarım oldu ancak hepsi bana bir şeyler öğretti. Kariyerime yeniden başlasam bile farklı yapacağım bir şey yok. Çünkü yaşadıklarım beni bugün olduğum yere getirdi,” ifadelerini kullandı.

“Hatalar adalet duygusunu zedeliyor.” Türk futbolundaki hakem tartışmalarına da dikkat çeken Savic, özellikle VAR döneminde yapılan hataların kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Her maçta hatalar olabilir. Hakemler de hata yapabilirler ki bu oyunun bir parçasıdır. Ancak 2025 yılına geldiğimizde, hakemlerin yardım alabileceği Video Yardımcı Hakem (VAR) gibi birçok unsurun bulunduğu bir dönemde böyle hatalar yapılması benim için kabul edilemez. Bu durum bir noktadan sonra adalet anlayışınızı zedelemeye başlıyor. Giydiğiniz formayı temsil edebilmek ve ona zarar gelmesini engellemek adına tepki vermek zorundasınız. Örneğin, Fenerbahçe ile oynadığımız maçta iptal edilen gol öncesi Onuachu’nun yaptığı hareketin faul olduğunu kimse bana anlatamaz. Böyle bir faul kararı tarihte yoktur. O nedenle hakemin adalet anlayışından uzaklaştığına inanıyorum,” diyerek düşüncelerini dile getirdi.

“Benim olanı kimseye dokundurtmam.” Savic, saha içindeki mücadeleci yapısının bazı rakipler tarafından sert bulunabileceğini de ifade etti. “Maç süresince mücadeleci tavrım dolayısıyla rakipler beni genelde sevmez. Ama ben her zaman formamı, kulübümü ve yanımdaki insanları korumak için savaşıyorum. Hayat felsefem şöyle; benim olanı kimseye dokundurtmam. Futbolda ya da hayatta, uğruna mücadele ettiğim şeye zarar verilmesine asla izin vermem,” şeklinde açıklamalarda bulundu.

“Simeone sizi aradığında tek cevabınız ‘evet’ olur.” Manchester City’den Fiorentina’ya, ardından Atletico Madrid’e transfer yaşantısını da aktaran Savic, kariyerinin en önemli döneminin İspanya’da geçtiğini belirtti. “Partizan’dan Manchester City’ye genç yaşta transfer oldum. İlk yıl 22 maç oynadım ve Premier Lig’de her maçı son maçım gibi oynadım. Fiorentina’da 3 yıl geçirdim. Atletico Madrid’e ise Diego Simeone için gitmek istedim, para önemli değildi. Simeone’nin takımında başarılı olmanın yolu çok çalışmak ve mücadele etmek. Belki en yetenekli oyuncu değildim ama her zaman en çok çalışan kişi oldum ve bu sayede savunmanın sembolü haline geldim. Simeone sizi aradığında cevabınız her zaman ‘evet’ olmalı. Atletico Madrid’de geçen dönemim, bugün olduğum kişi olmama çok yardımcı oldu,” dedi.

“Asla pes etmedim.” Futbol kariyeri boyunca çeşitli zorluklar yaşayan Savic, pes etmeyi aklının ucundan bile geçirmediğini ekledi. “Zorlu dönemlerde asla pes etmedim. Partizan’da oynarken babamı kaybettim ama annem ve kız kardeşim her zaman yanımdaydı. Futbol ve ailemin desteğiyle güç buldum. Şu anda eşim ve bebeğim de bana destek oluyor. Hayatım boyunca her zaman savaşan ve mücadele eden bir insan oldum. Hiçbir zaman pes etmeyi düşünmedim,” şeklinde duygularını paylaştı.

“15 rakamının önemi.” Forma numarası hakkında da düşüncelerini aktaran Savic, “Uzun süre 15 numarayı giyiyorum. Bu seçimim, çocukluğumda hayran olduğum Alessandro Nesta’nın 5 numarasından geliyor. İlk takımımda 5 numara doluydu, en yakın olan 15’i seçtim ve o günden beri sadece 15 numara ile oynamaya karar verdim,” ifadelerini kullandı.

“Ronaldo ve Messi’ye karşı oynamak büyük şanstı.” La Liga’da Ronaldo ve Messi başta olmak üzere pek çok dünya yıldızıyla karşı karşıya geldiğini hatırlatan Savic, “Ronaldo ceza sahasında çok zorlayıcıydı, Messi ise farklı bir oyun zekasına sahipti. Onlara karşı oynamak beni geliştirdi. Ayrıca Benzema, Neymar, Lewandowski gibi yıldızlarla da karşılaştım, hepsinden bir şeyler öğrendim,” şeklinde sözlerine devam etti.

Unutamadığı maçlar. Kariyerinde pek çok önemli finale çıkan Savic, “2018’de Real Madrid’i yenerek Süper Kupa’yı kazandığımız maç en mutlu olduğum anlardan biriydi. En üzüldüğüm karşılaşma ise 2016 Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid’e penaltılarla kaybettiğimiz maç oldu,” diyerek en özel anlarını paylaştı.

Dünyanın en iyi 11’i. Savic, geçmişten bugüne kendi gözünde en iyi 11’i ise şu isimlerden oluşturdu:
“Van der Sar – Cafu, Vidic, Nesta, Maldini – Ronaldinho, Zidane, Xavi, Messi – Ronaldo Nazario, Cristiano Ronaldo.”

Yorum Yap